Hüseyin BOZKURT
Yeminli Mali Müşavir
huseyinbozkurt@firatymm.com
BEŞ “N” BİR “K”
Hemen hatırladınız, 5N 1K ; 2000 yılından beri, Cüneyt ÖZDEMİR’in
sunduğu ve önemli konuların sunulduğu bir programın adı. Beş N harfi ile bir K
harfi; haber öğelerini oluşturan soruların baş harfleridir. Ne ? Ne zaman? Nerede ? Nasıl? Niçin? Ve
Kim? sorularını sorarak haberin kaynağına inebilirsiniz. İlginç bir harf benzerliği de bu soruların
İngilizce karşılıklarında da görülmektedir. Bu sorular; ingilizce de What?
When? Where? Why? How ? Who? Gibi benzer bir kelimelerle ifade edilir. 5W 1H
gibi.
Amacım bu programı
anlatmak, övmek, eleştirmek değil. Amacım, İletişim ve habercilikte bu soruların
nasıl oluştuğu, nereden çıktığı, nasıl bulunduğudur. Bu soruların insan
üzerindeki etkilerini ve bu soruları hayatımızda kullanıp kullanmadığımızı, bu
soruların toplum üzerindeki etkilerinin neler olduğunu araştıracak ve
okuyucularımıza da düşündüreceğiz.
İş yaparken bir
planlama yöntemi olarak da kullanılır. Başarısızlıkların çoğunda da bu tür bir
sorgulama, test ve plan yapılmadığı için meydana gelmektedir. En ufak bir
olayda ve işe başlarken bile bu soruları kendi kendimize veya karşımızdaki
kişiye sorarak o işi plana bağlar isek eksiksiz çözümleriz.
“ Ne” sorusu bize KONUYU,
“NİÇİN” “NEDEN” sorusu bize AMACI,
“NASIL” sorusu bize YÖNTEMİ,
“Nerede” sorusu bize
MEKANI,
“Ne zaman” sorusu
SÜREYİ,
“KİM” sorusu işin
SORUMLUSUNU bize anlatır.
Bir haberi yazarken, bir
işi planlarken ve bir olayı anlatırken bu altı sorunun cevabını içinde
buluyorsanız ve doğru bir şekilde uyguluyorsanız, doğru yoldasınız demektir. Bu
soruların cevaplarından biri veya bir kaçı eksikse o işte bir yanlış
vardır.
Öte yandan her anne
baba çok iyi bilirler ki; çocukları 3-4 yaşında iken, birçok sorular sorarlar.
Bazen bu sorulara cevap vermekte zorlanırız. Belki de verecek cevabımız yoktur.
Ya da korkarak cevap vermeyiz. Bazen soruları cevapladıkça peşinden yeni
sorular da gelir. Çocuklar saf, sıfır bilgiye sahip olduklarından her şeyi
öğrenmek ve o günkü mantıklarına göre bir yerlere oturtmaya çalışırlar. Bu
sorularını genellikle: Nedir? Neden?
Nasıl? Niçin? Nerede? Kim? Gibi sorular şeklinde sorulduğunu biliyoruz.
3 Yaşındaki çocuk önce renkleri
öğreniyor. Bir gün size “anne gök neden mavi?”
“Kim maviye boyamış?” Diye sorduğunda siz
dünyanın boşlukta olduğunu, ondan uzaklaştıkça mavi renkli gibi göründüğünü
söylerseniz belki anlamaz. Belki de boşlukta NASIL duruyor? Kim tutuyor? Gibi
soruları sormaya devam eder… Velhasıl çocuklar ilk yaşlarında duydukları her
şeyi sorarlar. Hem de utanmadan, korkmadan, sıkılmadan, yorulmadan…. Onlara
sabırla, anlayacakları dilden ve doğruları söyleyerek cevap vermek gerekir.
Cevap veremediğimiz ve anlatamayacağımız konuları yanlış bilgi vermektense,
sonra görüşelim diyerek, araştırıp cevaplayalım. Yanlış şeyler öğretmemeliyiz.
Onlara, korkulara ve yanlış düşüncelere sevk edecek, soru sormaktan
çekindirecek cevaplar, tepkiler vermemeliyiz.
Habercilik; doğru
bilgileri, ayrıntılarıyla ve çıkar gözetmeksizin halka iletmektir. Bu doğru
haberciliktir. Doğru haberin içinde bu altı sorunun cevapları net olarak yer
alırsa haberde doğru aktarılmış olur. Saf, temiz, bilgisiz, tarafsız, korkusuz,
çıkarsız düşünen insanoğlu üç yaşındaki çocuktur. Bu çocuk doğru ve ayrıntılı
bilgiye ulaşmak için 6 adet soruyu soruyor. İnsanın doğasında bu mevcuttur.
Ama biz büyükler,
nedense bu soruların tamamını sormaktan çekiniriz, korkarız, detayının
bilinmesini önemsemeyiz. Bu durum toplum olarak olayların, işin, yaşamın,
ilişkilerimizin doğruluğundan bizi uzaklaştırmaktadır. Kendi kendimize bu
soruları sorsak ve samimice cevaplasak belki birçok yanlışı yapmayacağız, birçok
yanlışı görüp karşı çıkacağız. Belki insanlar bizi istedikleri gibi
kullanamayacaklar. Belki de biz kendimiz olacağız. Birilerinin söylediğine
hemen inanmayacak ve doğruları, nedenleri, niçinleri, amaçları, neyi kime karşı
yaptığımızı ve kime hizmet ettiğimizi öğreneceğiz.
Düşünün ki; 3 yaşında
saf temiz çocuğu Allah yaratmış ve bu soruları sorma ve gerçeği öğrenme yetisi
vermiştir. O halde çocuklar sorar sorgularken, biz büyükler neden her şeyi
sorgulamıyoruz? Neden hep başkalarının dediğine inanarak, daha kolay görülen
yaşam şeklini seçiyoruz.
Çünkü, küçük yaşta
bizlere doğru cevaplar verilmemiş, öğretilmemiş, azarlanmışız, yalanla
susturulmuşuz, korkutulmuşuz ve korkulara dayalı yanlış bilgilerle yetiştirilmişiz.
Biraz büyüdükten sonra da bu korkuları içimizden atamıyoruz. 5N 1K bir yaşam
felsefesidir. Hem de yaradılışta Allah’ın bize bahşettiği bir yetidir.
Hayatımızın her alanında 5N 1K’yı kullanmalıyız.
Bu yüzden küçük
çocuklarımıza lütfen doğruları söyleyelim, onları azarlamayalım, korkutmayalım,
düşüncesini, soru sorma ve sorgulamanın ayıp olmadığını onlara gösterelim.
Gösterelim ki; çocuğumuz büyüyünce soru soran, sorgulayan, onun bunun dediğine
gitmeyen, kendi kararını kendi veren, kararlı bir genç olsun.
Unutmayalım, kendi kararını verecek bilgi,
güven ve kararlılığa sahip bireyler daha sağlıklı bir toplumu oluştururlar. Zira,
başkalarının anlattıklarına inanarak hareket eden insanlar ; yaşamı boyunca
farklı bir şey düşünemedikleri gibi farklı düşünmekten ve kıyas yapmaktan da korkarak,
başkaları tarafından yönetilmeye devam ederler.
Sağlıklı bireyi
yetiştirmede en önemli unsur ise ANNE’lerdir. Çocuklar küçük yaşta ( 3,4,5 yaşlarında) hep, ANNE’nin kontrolündedirler. Diğer bir
ifadeyle, çocukların mimarları ANNE’lerdir. O yüzden saygıdeğer ANNE’ler;
çocuklarınıza 5N 1K yaşam felsefesini esirgemeyin, önce siz buna inanın ve
öğrenin, sonrada, her şeyi doğrudan sizden öğrensinler. Yanlış ve eksik bilgi
vermeyin, bilgisiz bırakmayın. Onlara biraz daha büyüdüklerinde düşünen, soru
soran, sorgulayan bir birey olmaları için basit 5N 1K’yı öğretin.
|